Hınıs'ın Tarihi
Kuruluşunun antik çağlara kadar uzandığı tahmin edilen ilçenin, kesin olarak hangi tarihte kurulduğu bilinmemektedir. Bazı kaynaklara göre M.Ö. 1400 ’lü yıllarda kurulduğu tahmin edilen ilçenin İlkçağlarda Anadolu’nun gözde yerleşim birimlerinden biri olduğu, özellikle Urartu’lar döneminde parlak bir uygarlık geçirdiği ele geçen tarihi buluntulardan anlaşılmaktadır.
M.Ö 600 lü yıllar da , Kimmer’ler ve İskitler tarafından akınlarla siyasi güçleri yok edilerek tarih sahnesinden silinen Urartu Devletinin bütün toprakları, ilçe toprakları ile birlikte Med’ lerin eline geçmiştir. M.S. uzun süre İranlı’ların hâkimiyetinde kalan ilçe daha sonra Bizanslıların eline geçmiştir.
Bir dönem Saltuklular’ ın hakimiyetinde kalan ilçe, Ahmet Yesevi dergahının ışık yüzlü alperenlerince içten fethedilerek Türk ili haline getirilmiş, 1071 yılında Selçuklu Sultanı Alpaslan’ın Malazgirt savaşını kazanması ile resmen bir Türk yurdu olmuştur. Daha sonra tekrar İranlıların eline geçen şehir, Osmanlı İmparatorluğunun büyüme döneminde Anadolu Birliği sağlandıktan sonra tekrar Türk hâkimiyetine geçmiştir.
Hınıs ilçesi Saltuklu, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde çevrenin en önemli yerleşim merkezlerinden biridir. Osmanlı idaresi teşkilatında Hınıs ilçesi Erzurum eyaletinde bir sancaktı. O dönemde ‘’HINIS KAZASI’’ şimdiki Karayazı, Tekman, Kara çoban, Köprü köy ve Hınıs ilçesinin tamamını kapsamaktaydı.
Birinci dünya savaşı yıllarında kısa bir süre Rus işgalinde kalan ilçemiz 14 Mart 1918 de tekrar vatan topraklarına katılmıştır.
Hınıs medeniyetler tarihinde önemli bir yere sahip olan ulusların bıraktığı tarihi eserlere sahip bir ilçedir.
Hınıs'ın eski yeri bugün parçalanmış bir vadi görünümündeki derenin batısında yer alan kaledir.
|